Yedi Kız Kardeş ve İnsanlığın Ortak Rüyası

Yayınlama: 31.07.2025
145
A+
A-
Yedi Kız Kardeş
ve İnsanlığın Ortak Rüyası
Gece açık. Gökyüzü, karanlığın içinde parıldayan binlerce ışıkla dolu. Ve o ışıltı denizinde bir küme, bir kalp atışı gibi öne çıkıyor.
Gökbilimin dilinde Pleiades yıldız kümesi, Bizim dilimizde ise Ülker ya da Süreya.
Ama asıl adı belki de, İnsanlığın ortak rüyası.
Ne garip… Dağların ötesinde, çöllerin öbür ucunda, okyanusların ayrı kıyılarında birbirinden bihaber halklar aynı gökyüzüne bakmış ve aynı hayali görmüş: Yedi Kız Kardeş.
Bu benzerlik bir rastlantı olabilir mi, ya da kolektif bilincin göğe yansıması.
Amerikan yerlilerinin inancına göre dev bir ayıdan kaçan yedi kız, bir kayanın zirvesine sığınırlar, göğe yükselirler ve Ülker yıldız kümesini oluştururlar. Ayının pençeleri, kaçtıkları kayada iz bırakır. O kaya Wyoming’deki Devils Tower’dır.
Avustralya’nın Aborjin halkı da aynı yıldızlara bakar ve başka bir yarayı anlatır. Orion adında bir erkek figür, kız kardeşleri gökte bile rahat bırakmaz. Onların kozmik takibi her gece yeniden başlar. Bu sadece bir efsane değil, bir uyarıdır. Kadın bedeninin, arzunun, sınırın, korunmanın gökyüzüne nakşedilmiş anlatısıdır.
Antik Yunan’da ise bu yıldızlar tanrıların ilgisini çeken kızlardır. Atlas’ın çocuklarıdırlar. Onlardan biri, Merope, bir ölümlüye aşık olur, utanır ve ışığını kaybeder. İşte bu yüzden, Pleiades kümesindeki yedinci yıldız pusludur.
Bir yıldızın utançla sönmesi, aslında insanlık tarihindeki ahlakın ve aşkın çatışmasıdır.
Hindistan’da yıldızlar başka bir hikâye fısıldar: Saptarishi, yani yedi bilge. Bu kez yıldızlar kadim bilginin göksel yansımasıdır. Veda’ların sırları, yıldızlarla yazılmıştır. Yine yedi. Yine kutsal.
Peki nasıl oldu da farklı kıtalarda, farklı dillerde aynı masal doğdu?
Belki de insan zihni, yıldızları seyrederken aynı düşleri gördü.
Belki de bu hikayeler, henüz buzullar çözülmeden, dünya tek bir kıta gibiyken anlatıldı. Aynı ateşin etrafında. Aynı göğün altında. Sonra insanlar dağıldı, hikayeler göçtü. Ama yıldızlar yerinde kaldı.
Ve neredeyse her anlatıda yedinci yıldız eksikti.
Belki de bu eksiklik, insanlığın içindeki tamamlanmamışlık hissinin gökteki izdüşümüydü.
Bir arayışın simgesi.
Pleiades mitleri sadece bir gökyüzü gözlemi değil, kültürel bir hafıza gibi
Sanki yıldızlar, insanlığın ortak alfabesi.
Göğe baktığımızda aynı noktaları görüyoruz ama her birimiz onlara farklı anlamlar yüklüyoruz.
Belki de Pleiades, göğe yazılmış ortak bir şiirdir.
Yedi kıta, yedi söz, yedi yaralı kalp…
Ve her biri aynı göğe bakıp aynı ezgiyi fısıldar.
Biz birbirimizi hiç tanımasak da, aynı hikayeye inandık.

Bir Yorum Yazın


Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.