Mitolojik Gözle CHP

Mitolojik Gözle CHP
Antik çağda şehirlerin bir “koruyucu tanrısı” olurdu. Atina’nın Athena’sı, Roma’nın Mars’ı, Knidos’un Apollon’u… O tanrı, şehrin yalnızca savaşlarda değil, düşüncede de pusulasıydı. Halk, tanrısının ilke ve yasaları etrafında birleşir, kimliklerini ondan alırdı. Bir şehir tanrısını kaybettiğinde ise, surlar yerinde kalsa da ruhu yok olurdu.
Siyasi partiler de böyledir. Onların “tanrısı” ideolojisidir.
İdeoloji, partinin hangi değerlere, hangi toplumsal hedeflere ve hangi yöntemlere bağlı olduğunu gösterir. Yani partiyi günübirlik rüzgarda savrulmaktan koruyan pusuladır.
İdeolojisiz parti, ilkeleri değil, anlık çıkarları takip eder. İttifaklar, pozisyonlar, söylemler tamamen konjonktüre göre değişir.
Bir ideoloji, tıpkı mitolojik tanrılar gibi doğar, büyür, mücadele eder, bazen de ihanete uğrayarak terk edilir.
CHP’nin son dönemde yaşadığı şey tam olarak bu. Tapınakta hala sütunlar var, ama sunağın üstü boş.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin “tanrısı”, kuruluş yıllarında Ateş Tanrısı Prometheus gibiydi. Halkın ellerine modernleşmenin ateşini taşıdı. Halkçılık, laiklik, devletçilik… Bunlar sadece prensip değil, mitolojik öğelerdi. Halkevleri, köy enstitüleri, kadınların seçme, seçilme hakkı… Tüm bu taşlar, bir ideolojik akropol inşa etti.
Fakat mitolojilerde de bilinir. Tanrılar yaşlanır, unutur, susar. Athena mızrağını bırakıp pazarlık masasına oturduğunda, kentteki bilgelik sönmeye başlar.
CHP de, zaman zaman ideolojisini pusula olmaktan çıkarıp bir vitrin süsüne dönüştürdü. İlke, yerini anket verilerine, politika yerini çıkar ilişkilerine, hedef yerini seçim taktiklerine bıraktı.
Şimdi görüyoruz ki, son dönemde partiden ayrılanlar sadece insanlar değil. Asıl giden, “biz neyiz?” sorusuna net cevap veren o ideolojik ruh.
Kimi eski yolcular başka limanlara yelken açtı, kimi de karşı kıyıda yeni tanrılara tapınmaya başladı. Böylece CHP tapınağında yankılanan ses, iç pazarlıkların sesi oldu.
Özlem Çerçioğlu bunun son örneği ve devamı gelecek gibi.
Felsefe bize şunu söyler. Bir kurum, varoluş nedenini unuttuğunda, kendini devam ettirecek ahlaki gücü de kaybeder. Platon’un “Devlet”inde, yönetenlerin adalet duygusu yoksa şehir yozlaşır. Aristo’ya göre ise erdem, süreklilik ister. Günübirlik değişen pusula, erdemi değil, çıkarı besler.
Bugün CHP’nin önündeki soru, “kimi aday göstereceğiz?” değil, “hangi tanrıya tapacağız?” sorusudur. İdeoloji ya yeniden doğar ya da parti, tarihin mitoloji kitaplarında “bir zamanlar ideolojisi olanlar” bölümünde anılır.
Özgür Özel yönetimine düşen ilk iş, kayınpeder parasıyla, şirketlerin baskısıyla, oy getirir diye içine aldığı, partinin kuruluş ideolojisiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan isimleri temizlemektir.
Yukarıdan inmeleri aday göstermek yerine kendi tabanına kulak verirse, topuklayan efe’lere kapılarını kapalı tutar. Bunun için önce sistem partisi kimliğinden sıyrılmalı. Çünkü sistem partisi, dümeni kimin tuttuğundan çok, geminin hep aynı rotada gitmesini sağlayan parti türüdür ve o rota, ideolojinin mezarlığıdır.
Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum






